Klazomenai Antik Kenti
Yapılan araştırmalar İskele Mahallesi'ndeki Limantepe Höyüğünün İ.Ö. 6000 yılına kadar uzanan bir yerleşim olduğunu gösteriyor.
Antik liman, tarihin bilinen en eski limanı.
Yunanistan'dan Dor akınları yüzünden kaçan İonlar Ege kıyılarına gelmişler.
İonia'nın en büyük kentlerinden birisi olan Klazomenai böyle doğmuş.
İon kolonisi olan kentin iskanı İ.Ö. 3000'e kadar uzanıyor.
Klazomenai Yağhanesi
Tarihi İ.Ö. VI yy.ın ilk yarısına kadar uzanan yağhane (zeytinyağı işliği) en önemli buluntularından biriymiş.
Yağhane Lydia ve İon kentlerini art arda ele geçiren Persler döneminde ise terkedilmiş.
Yüzyılın son dönemlerinde yeniden düzenlenerek kullanılmaya başlanmış fakat daha sonra İ.Ö. 500 civarında İonia ayaklanması sırasında tamamen terkedilmiş.
Oldukça iyi bir durumda günümüze ulaşan ve önemli bilgiler sağlayan işlik, iyi durumda günümüze ulaşmasını İ.Ö. IV. yy.da bulunduğu yerin üzerine büyük bir yapı yapılmasına borçluymuş.
İşliğin asıl üretim bölümü kayanın içinin oyularak derinleştirilmesi ile sağlanmış.
İçine bir basamak merdivenle inilen bozuk bir dörtgen şeklinde.
Farklı derinlik ve şekillerde, dolayısı ile farklı işlevleri olan 15 çukur var.
Bu da birden fazla sistemi olan bir işlik olduğunu gösteriyor.
Urla İskele
Balıkçı barınağının da bulunduğu iskele bölgesi Urla'ya gelen ziyaretçilerin ana uğrak yeri durumunda.
Karantina Adası
Nobel Ödüllü Urlalı Şair Yorgo Seferis
Yeni yunan edebiyatının en büyük temsilcilerinden olan şair 1900 yılında Urla'da doğmuş çocukluk ve gençlik yıllarını burada geçirmiş.
Aynı zamanda diplomat olan şair, Türkiye'de de diplomat olarak bulunmuş.
Şiirleri birçok dile çevrilmiş.
1963 Nobel Edebiyat Ödülü'nü almış.
Çeşmealtı
Mustafa Vehbi Koç Deniz Arkeolojisi Merkezi
Yassıcaada (Alman Adası) Günübirlik Dinlenme Alanları
Urla Çeşmealtı açıklarında bulunan Yassıcıada İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı tesis ve düzenlemelerle İzmirlilerin gözde tatil yerlerinden biri haline gelmiş.
Yaz aylarında hafta sonları Belediye'nin düzenlediği günü birlik vapur seferleri ile İzmir'den (Karşıyaka ve Konak iskeleleri) ulaşımın sağlandığı Yassıcıada, temiz mavi denizi ve sessiz ortamı ile büyük ilgi görüyomuş.
Urla İskelesi ve Çeşmealtı'dan da ulaşım mümkün.
Adada 1200 kişinin yararlanabildiği bir kafeterya, plaj tesisleri, su oyun parkları bulunmaktadır.
Malgaca Pazarı
Anadolu’nun birçok yerleşim merkezinde olduğu gibi, Urla’nın da ticari hayatın merkezi sayılan arastası ve Malgaca pazarı, ihtiyaçların karşılandığı, kahvelerinde dinlenildiği, sohbet edildiği yerlermiş.
Bölgenin ekonomik gücünü, önemini ve değerini yükselten tarihî çarşı ve pazardaki her dükkân nesilden nesle aktarılan hikâyelerle dolu bir tarih hazinesi.
Sanat Sokağı
Özbek
Urla yarımadasının İçmeler ve Balıklıova'ya bakan bölümü, Özbek köyü ve iskelesi.
Biraz sapa olması nedeniyle yapılaşmadan az etkilenmiş olduğu için oldukça ilgi görüyor.
Bu sevimli köy, denizden 2 km içeride.
İçmeler
Urla'nın içmelerinin suyunun özellikle mide hastalıklarına iyi geldiği söyleniyor,
Konaklama tesisi yok, günübirlik yararlanılabiliyor.
Denizin içinde Çeşme-Kuşadası arasındaki eski kervan yoluna ait olduğu düşünülen iki köprünün kalıntıları da çıplak gözle bile görülebiliyor.
Güvendik Tepesi
Çamlarla kaplı orman içi dinlenme yerinde lokantalar, çay bahçeleri gibi tesisler var.
Asıl güzelliği ise; buradan 12 Adaların, Çeşmealtının ve karşıda uzanan Balıklıova-Mordoğan sahilininin panaromik manzarasına sahip olması.
Bademler Köyü
Urla'nın denizi ve sahil kasabaları kadar olmasa da güneydeki köyleri de ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Urla'ya 10 km. uzaklıktaki bu köyün 1970'li yıllardan beri tiyatrosu, küçük ve sevimli bir Çocuk Oyuncakları Müzesi var.
Topaçlar, el yapımı tahta oyuncaklar ve çok sayıda artık kentlerde de köylerde de unutulmuş oyuncaklar çocukların belki ilgisini çekmiyor ama büyükleri çocukluklarına doğru nostaljik bir yolculuğa çıkartıyor.
Pazar günleri de Ege otlarının en tazelerini bulabileceğiniz bir pazarı kuruluyor.
Samut Baba Hz. (Tekke Dede, Samud Baba) Türbesi
Piri Reis haritasında Gülbahçe Körfezi’nin hemen yakınında Samut Baba Tekkesi adıyla bölgeyi göstermektedir.
Piri Reis’in haritayı 1531 yılında hazırlamış olduğu bilgisine dayanarak türbenin bu tarihlerde var olduğunu ve bölgenin tanımlanması için kaynak isim olarak kullanıldığı söylenmektedir.
Bir Özbek Dedesi olan Samut Baba yöreye halkı islamlaştırmak için gelmiş.
Efsaneye göre Milli Mücadele yıllarında, Yunanlıların işgalinde olan Özbek köyünde, çok büyük bir yılan ortaya çıkıp işgalci Rumların kaçmasına sebep olmuş.
O yılan Türk askerine görünmeyip her zaman Yunanlıların karşısına çıkarmış ve Rumların burayı terk etmesinin sebep olmuş.
İşte O yılanın Samut Baba olduğu söyleniyor.
Barbaros
Barbaros’ta yaklaşık 45 yıl önce hiç bir resmi veya yerel yönetimin desteği olmadan organizasyonlar yapılıyor olması bizi oldukça şaşırttı.
İlk bakışta sıradan bir “Batı Anadolu Yerli Köyü olan Barbarbaros’ta, insanlarının misafirperver ve insancıl yapısı, Barbaros’a ilk defa gelen birinin bile yüzünde hemen bir gülümsemeye neden oluyor.
Dikiş makinesi ve iğne iplikle elde dikilen kıyafetleri ile hazırlanan oyuklar festival için yerlerini alıyor ve gelen ziyaretçilerini bekliyormuş,
Denizli Köyü Camii
Cami ile beraber çamaşırhanesi / Gasilhanesi de restorasyon çevrilmiş.Aynı dönemlerden kalan çeşmesi tarihi niteliğini hala koruyup faal bir şekilde işlev görmekteydi.
Bizim ziyaretimiz esnasında kapısı kilitli olduğu için içini görme fırsatı yakalaymadık ama edindiğimiz bilgilere göre Cami iç mekanı ve Mihrabı sade bir biçimde yapılmış; Minber ahşap malzemedenmiş. Kürsü de aynen sade bir görüntüdeymiş . Kadınlar mahveline dışarıdan bir merdiven ile giriliyormuş ve oralarda diğer yerler gibi sade ve ahşap malzemeden yapılmış.
Yapım tekniği olarak Selçuklu tarz camilerine benzeyen camii bizce görülmeye değer :)