The Urban Melody Röportajımız

27 Eylül 2018, Theurbanmelody.com röportajımız.

The Urban Melody Röportajımız
 

Küçüldükçe Özgürleşen Mini Ailenin Karavan Yaşamı

Şimdiye kadar Güneye Yerleşmek serisinde İstanbul’dan Ege ve Akdeniz bölgelerine taşınan kişilerle görüşmüş, taşınma süreçleri ve yeni şehirlerindeki yaşamları hakkında fikir edinmeye çalışmıştım. İlham Veren Hikayelerde bu sefer yine Güney’deyiz ama bu sefer yerleşik bir hayatla değil; istediği zaman deniz kenarında, istediği zaman parkta konaklayan bir karavan yaşamıyla tanışayacağız. Hem de sadece karavanıyla şehir şehir gezen bir aile değil. Az tüketen, bol üreten, çevreye duyarlı, bambaşka ve çok özel bir aile.

The Urban Melody   Merhaba Özgür, seninle ilk konuştuğumuzda karavanla yola çıkmak üzereydiniz. Sizin hazırlıklar, benim işler derken bir türlü ropörtajımızı yapamadık, ne kadar çabuk aylar geçmiş! En başından başlayalım, biraz kendinden bahseder misin?

Yaşamın Ritmi   Merhabalar, Özgür, Zeynep ve Nil 3 kişilik çekirdek bir aileyiz. İstanbul’da 16 senedir aktif olarak yazılım sektöründe çalışıyorduk. Evimizi boşaltıp karavana taşındık, şimdi tüm Türkiye’yi hem geziyoruz, hem de çalışıyoruz.

The Urban Melody   Peki karavan fikri nasıl ortaya çıktı? Bir çok insanda, özellikle de İstanbul’da yaşayanlarda, son bir kaç yıldır tavan yapmış şekilde güneye gidip yerleşme hayali var. Baya kişi bunu gerçekleştirdi de…Ama sizinki daha farklı, daha da büyük bir değişiklik sanki?

Yaşamın Ritmi   İstanbul’da herkes gibi bizim de yoğun ve tempolu bir hayatımız vardı. Dubleks, 160 m2 bir evde yaşıyorduk. Birbirimize ve kendimize zaman ayıramamaktan şikayet eder olmuştuk. Bir arayış başlamıştı ama hayatımızı değiştirecek kadar yoğun bir arayış değildi. 5 yıl önce Zeynep’e tip1 diyabet teşhisi konuldu. Bu hastalık bizim için bir dönüm noktası oldu. Alıştığımız hayatımızı, beslenme şeklimizi değiştirmemiz gerektiğini söyledi bize hastalık.

The Urban Melody Röportajımız

Hayatımızı yeniden şekillendirme çalışmalarına girdiğimizde arayışımız doruk noktasına gelmişti, ancak bir şeyleri değiştirmemize İstanbul engel oluyordu. Öncelikle İstanbul’a olan bağımlılığımızı bitirmeliydik. Bunun için daha küçük bir şehre yerleşelim fikri olgunlaşmaya başladı. İşlerimizi nasıl uzaktan yapabiliriz ya da yeni yerleşeceğimiz yerde neler yapabiliriz iş olarak bunların arayışına giriştik.

Mevcut işimiz internetin olduğu her yerde çalışabilmemize olanak sağladığı için kendimizi yerleşebilecek, havası temiz, kalabalık olmayan, sağlıklı yaşayabileceğimiz daha küçük bir şehir bulma arayışında bulduk. Baktık araştırarak olacak gibi değil görerek karar vermek istedik ama keyfe keder de olmasın istedik, zoraki olsun bizi zorlasın istanbul’a dönmeyelim istedik.

Bunun için öncelikle İstanbul’da kirada oturduğumuz evi boşaltıp eşyalarımızı kolay depoya verdik. Dedikki yaz mevsimi hem gezer hemde kendimize kalacak bir yerler belirler sonra da karar verip eşyalarımızı kolay depodan alırız. Kervan yolda düzülür misali, çıktık yola. Yolda ilk hediyemiz olan kızımız Nil’i aldık. Nil de bizimle birlikte yola çıkmış meğerse.Kızımız Nil bizim için ikinci dönüm noktası oldu.

The Urban Melody Röportajımız

Küçük şehir, küçük bir ev, küçük bir yavru… Baktık ki küçüldükçe özgürleşiyor insan, hayatımızı tümüyle küçültmeye ve özgürleştirmeye adadık. Karavan fikri de bizim için küçük bir evin karşılığı oldu. Evet Güney’e yerleşmek neredeyse herkesin isteği, çoğu insanın emeklilik hayali. Halbu ki bunun hayal olarak kalmasını insanlar kendileri sağlıyor.

Biz bir çok şeyden vazgeçerek, hayatımızdan bir çok şeyi çıkararak hayallerin gerçekleşebileceğini, bize dayatılan kalıpların sadece birer sis perdesi olduğunu gördük.

Hem yazlığımızın hem kışlığımızın olması aslında bir yerde uzun süre kalmak istemediğimizi açıklayan bir durum mu acaba?! Yaşandığımız evi kolayca değiştiremediğimizden içindeki eşyaların arada bir yerini değiştirmemiz, sonra da ‘’değişiklik yaptım biraz da böyle kullanayım, sonra yine değiştirim’’dememiz, dilimizde hep bir değişiklik! Ya evimizin içindeki daha eskimeden değiştirdiğimiz mobilyalar, koltuklar? Kırılmadan yenisi alınan tabaklar, bardaklar? Değişiklik olsun diye yapılan tadilatlar, daha eskimeden yenilediğimiz telefonlar, dolaplar dolusu kıyafetler, ayakkabılar, çantalar, evlerin içini dolduran bir sürü gereksiz eşya, çocuklara alınan tonlarca oyuncak…daha birsürü şey sıralanabilir bu doğrultuda!

Bu bizlerin ya doyumsuz ya da hemen sıkılan varlıklar olduğunun kanıtı diye düşünüyoruz. Aslında daha da net bir ifade ile sıkılmanın ve belki de içinde bulunulan boşluğun da etkisiyle doyumsuzluk denen bir kaosun içinde olduğumuzu gösteriyor içten içe. Ve en acı olan da tüketmek! Tüketen, çoğu zaman da israf eden bir tablo çıkıyor ortaya…

Biz minimal; yani az tüketen, az yiyen, az giyen, az eşya kullanan, az su kullanan, kompost (tamamen çevre dostu ) bir tuvalet tercih ederek özetle az harcayan, ihtiyacımız olmayanı almadığımız bir yaşamı seçtik. Kalıpların dışına çıkıp belki de insanların deyimi ile hayatımızı küçültüp ama bizce dünyamızı genişlettiğimiz bir yaşama geçtik. Gerek sosyal medya hesaplarımızdan gerek, web sitemizden insanlara tüketim çarkından çıkınca da da yaşanabileceğini, hem de özgürce ve mutlu yaşanabileceğini göstermeyi hedefliyoruz.

Yakın bir gelecekte, yapılan binalardan artık yeşil alan nerdeyse kalmayacak, yenilen içilen sağlıksız ürünlerden dolayı sağlıklı insan yok denecek sayıya ulaşacak. Harcadığımız aşırı su tüketiminden dolayı ya suya tonlarca para ödemek zorunda kalacağız ya da su bulamayacağız. İşin tuhafı da bu herkesin bildiği bir gerçek…

İşte karavan fikri bu düşünceler doğrultusunda çıktı ortaya; bize özgür olabileceğimiz, sıkıldığımızda yer değiştirebileceğimiz, istediğimiz zaman istediğimiz yerde uyuma uyanma ve yaşama imkanı sağladığı için.

Yaz kış karavanda kalmayı planlıyoruz, biz aslında gezginci değiliz karvanda yaşıyoruz.

En çok gelen soru zor olmuyor mu ? Zorluk herkes için farklılık gösterir; kimine göre artık yürüyememektir, kimine göre sakat bir çocuğa bakmaktır, kimine göre gözlük takmadan okuyamamaktır, kimine göre küçük alanda yaşayamamak, kimine göre bodrum katında yaşamak zorunda olmak, kimine göre apartanın en üst katında yaşamak, hepsinin zorluğu var, zorluk aslında hayatın içindedir. Herkesin verdiği sınavın adı zorluktur belki de, insan her türlü zor koşula alışabilecek güçtedir. Alışamamak diye bir şey yoktur, önemli olan bakış açınıza yön verebilmektir.

The Urban Melody   Karavanı hazırlamanız, kendinize göre düzenleyip yaptırmanız ne kadar zaman aldı?

Yaşamın Ritmi   İstanbul’da herkes gibi bizim de yoğun ve tempolu bir hayatımız vardı. Dubleks, 160 m2 bir evde yaşıyorduk. Birbirimize ve kendimize zaman ayıramamaktan şikayet eder olmuştuk. Bir arayış başlamıştı ama hayatımızı değiştirecek kadar yoğun bir arayış değildi. 5 yıl önce Zeynep’e tip1 diyabet teşhisi konuldu. Bu hastalık bizim için bir dönüm noktası oldu. Alıştığımız hayatımızı, beslenme şeklimizi değiştirmemiz gerektiğini söyledi bize hastalık.

The Urban Melody Röportajımız

Sağlığımız için özellikle de ailemizin yeni üyesinin sağlığı için standart bir karavan ya da yaşama alanı yapmadık. Tüm detayları ile sağlığa zarar verecek madde içermeyen, nefes alabilen bir yapı çıktı ortaya. Araştırmalarımız hep sağlıklı olan malzeme üzerine yoğunlaştırdık. Bu noktadada kalıpların dışına çıkmış olduk, bu işin erbabı olan herkes karavanın ağırlığını etkileyebilecek malzemelerden kaçınmamız gerektiğini bildirmiş, yazmış ama biz sağlıksız malzemelerden kaçınarak olmaz denilen bir karavan çıkardık ortaya.

Örneğin karavanımızdan doğaya atık bırakmayan kuru kompost tuvaletimiz var, karavan yapıp da bu tuvaleti bilen sadece 1 kişi ile karşılaştık. Ne kadar acı bir durum bizce. Bir çok karavanda marin tuvalet sistemi var (tekne tuvaleti) kullanan bir çok insan da o kadar duyarsız ki kirli atığı boşaltabilmek için karavanına düğme koydurmuş kimsenin olmadığı, heryere büyük zararları olan atığı gözlerini kırpmadan bırakıyorlar. Çekinikleri insanlar görmesin ama doğa herşeyi görüyor.

Bizim aracımız yakıtı hariç çevreye ve bize zararlı bir yapı içermiyor diyebiliriz. İçine girdiğinizde miss gibi çam kokusu sizi kaplıyor, hani evinize birkaç gün gitmediğinizde ve geri dönüp ilk o kapıyı açtığınızda bir rutubet kokusu havasızlık kokusu gelir. Bu sebeple 1 seneden fazla sürdü yapım aşaması.

The Urban Melody   Tüm bu malzemeleri, neyin neye yaradığını öğrenmek bile çok zaman almış olmalı!

Yaşamın Ritmi  Aslında eski usül ev yapıları ile karavan için kullanılan malzemeleri harmanladık. Ulaştığımız bilgi birikimi ile şu an bir ev yapabiliriz sanırım 😉

The Urban Melody  Ne kadar zamandır yoldasınız? Şimdiye kadar nerelerde bulundunuz?

The Urban Melody Röportajımız

Yaşamın Ritmi  Mart 2018 de çıktık yola; Antalya’daydık uzun bir süre, Antalya ve civar bölgelerinde hemen hemen her yeri gezdik. Yaz süresince Fethiye ve Muğla da bulunduk. Bundan sonraki rotayı ise bizde bilmiyoruz.

The Urban Melody  Karavanla park etmek ve konaklayacak yerler bile sıkıntılı, bu konuda zorluk yaşıyor musunuz? Ya da genel olarak ne gibi zorluklar yaşıyorsunuz?

Yaşamın Ritmi  Biz hiç zorluk yaşamadık diyebiliriz, ama bundan sonra yaşayacak mıyız yaşamayacak mıyız yaşayıp göreceğiz. Avrupa’da daha zormuş galiba, karavan park harici konaklayamaya izin verilmiyormuş.

The Urban Melody   Dümdüz soracağım çünkü bir çok okuyan bunu merak edecek 🙂 Geçiminizi nasıl sağlıyorsunuz acaba freelance işleriniz mi var?

Yaşamın Ritmi  16 senelik kurumsal yazılım geçmişimiz var, yaptığımız işlerimiz referanslarımız var. Artık Proje bazlı çalışıyoruz. Herhangi bir birikimimiz yok yetişebildiğimiz kadarıyla iş alıyoruz, bize ve yaşantımıza saygı duyacak insanlarla çalışmayı tercih ediyoruz. Özetle az para ile minimal bir yaşam yaşıyoruz diyebiliriz.

The Urban Melody  Nil 2 yaşlarında diye biliyorum. Onunla karavan hayatı nasıl? Ne bileyim, çocuklar sık sık hastalanır eder, dışarıdan bakınca çok zordur gibi düşünüyor insan?

The Urban Melody Röportajımız

Yaşamın Ritmi Evet Nil iki yaşına Temmuz ayında girdi, karavan hayatı onunla çok keyifli diyebiliriz. Hastalık konusuna gelecek olursak şayet; çocuklar aslında ev ortamında daha çok hastalanır diye düşünüyoruz. Biz Nil’in bağışıklık sisteminin gelişmesi için olabildiğince yapay ve hazır şeylerden kaçındık, kullanmadık, tercih etmedik.

Örneğin hazır bez, mama, emzik, biberon, ıslak mendil, bebek şampuanı, duş jeli vb ürün kullanmadık. Annesi hamilleliğinden bu yana ve tüm emzirme süresince her gün düzenli olarak her gün sarımsak, sirke(ev yapımı), hurma vb. Ürünler tüketti. Hazır paketlenmiş, içinde katkı maddesi olan hiç bir ürünü kullanmadı. Kimyasal adı altındaki tüm ürünleri (deterjan, şampuan, diş macunu, makyaj malzemesi vb) çıkarttık hayatımızdan. Hal böyle olunca, bağışıklık kuvvetli olunca biz zorluk olarak görmüyoruz karavan hayatını, dediğimiz gibi bizce asıl tehlike birbirinden tehlikeli kimyasallar ile temizlenen, yalıtım yapıldıkça hava almayan evler, pratik olduğu için kullanılan hazır ürünler.

The Urban Melody   Isınma, yeme-içme gibi ihtiyaçları nasıl hallediyorsunuz?

Yaşamın Ritmi   Dışarda yemek hizmeti veren hiç bir çatı altında yemek yemiyoruz, olabildiğince sağlıklı ürünler yemeye özen gösteriyoruz, genellikle organik sertifikalı ürünleri kullanıyoruz, karavanımızda yemek pişirip kendi sağlıklı yemeklerimizi yiyoruz. Dışarda insan sağlığının hiçe sayıldığına neredeyse eminiz.

Sıcak su ve Isınma ihtiyacımızı nasıl karşıladığımız konusunu teknik olarak sitemizde biraz bahsettik

Karavan Su Isıtma ve Ortam Isıtma Sistemi

Karavan Su Isıtma ve Ortam Isıtma Sistemi

Tıklayın...

The Urban Melody  Yalnızlıktan sıkılmıyor musunuz? Ailece berabersiniz ama arkadaşlar, sosyalleşme anlamında sormak istedim.

Yaşamın Ritmi  Yanlızlık görecelidir, günümüz insanı kalabalığın içinde yalnız maalesef! Sadece şunu sormak istiyorum size; şu anda arkadaşlarıyla buluşan görüşen, sosyalleştiği sanılan insanlara baktığınızda ne görüyorsunuz? Biz sadece ellerindeki telefonlara bakan insanları görüyoruz, sohbet nerdeyse hiç yok. İnsanlar şimdi sosyal medyada sosyaller, bu gösteriyor ki; biz hem geziyor, hem üretiyor, hem yeni insanlar tanıyor hemde hayatımıza devam ediyoruz, sizce sosyal olmayan bizler miyiz? Ayrıca belirli zamanlarda aile büyüklerimizi ziyarete gider, arkadaşlarımızda buluşuruz , hatta ve hatta sosyal medya kanalı ile yeni yeni insanlar aileler tanıyor yeni dostlar ediniyoruz.

Mesela 3 yıldır televizyon izlemiyoruz, karavanımızda da yok, cep telefonlarımızı ise belirli aralıklarla elimize alıyoruz. Bu şekilde insanlara, çevreye doğaya ve kendimize daha çok vakit ayırdığımızı düşünüyoruz.

The Urban Melody  Evet doğru söylüyorsun, fazlasıyla telefonlarla bağımlı olduk. Peki bundan sonrası için planlarınız neler, aklınızda bir rota var mı?

Yaşamın Ritmi  Biz uzun vadeli plan yapmıyoruz, her hangi bir rotada çizmedik, en çok gelen sorulardan biri de şu; Antalyadayız bize nereleri önerirsiz? Bize bir rota söyler misiniz ? Bu sorulara cevap veremiyoruz haliyle, bizim bir rotamız yok, kafa nereye biz oraya misali. Bazen bir benzin istasyonunda konaklıyoruz, bazen denize sıfır bir manzarada. Bu sebeple bizden rota çıkmaz ancak gördüğümüzü anlatabiliriz 😉

Röportajı theurbanmelody.com üzerinden okumak için

Tıklayın...


İçeriğimizi paylaşın.